529 gün yani 1 yıl 164 gün olmuş son yazımı yazalı, kafamın içindekileri duymaya başladığım ilk anda yazmıştım o zaman; tabii ki o yazının da kaderi de bir süredir yazıların başına gelenler gibi olmuştu, yayınlanmamak. 24 Kasım 2020'de olayın ilk şokunu atlattığımda yazdıklarıma dönüp bakınca gülüyorum aynı o videodaki gibi olmuş, incinmişim :)
Bahsettiğim şeyin ne olduğunu kısaca anlatacak olursam hâlâ da yaşamakta olduğum; içine doğup büyüdüğüm evde kafamda yaklaşık 1 metrelik camın bile isteye o zamanlar için çok güvendiğim, çok sevdiğim ve canımı verebileceğimi düşündüğüm bir insan tarafından kafamda kırılması. Tabii bu andan önce aynı kişinin mutfaktaki bıçaklarla; bana o anda bir ömür ama aslında birkaç saniye kesişmesi ve benim bunu fark edip bıçaklanacağımı düşünerek sadece "saçmalama" diyebileceğim birkaç saniye. Sonrasında vitrinde duran cam ile kesişmesini kafamdaki "bıçaklanacağım" düşüncesinin şokuyla fark edemeyip kafama cam yiyişim ve akabinde hastanelik oluşumun hikâyesi bu. Merhaba Amber Heard - Johnny Depp parmak kopma olayı Istanbul şubesi.. Yeap that's me!
Bugün itibariyle bu konuyu çok rahat konuşabiliyor, üzerine değerlendirmeler yapabiliyor, kusma dürtüsü ya da bayılacak gibi olma hissi yaşamadan ya da daha beteri o ana hapsolup gerçeklikten kopmadan, dalmadan konuşabiliyorum. #sukur #şükür
Hayatımda tamamen sürecine aklımın erip başından sonuna da tek başına atlattığım ilk travmam bebek hoşgeldin ve güle güle.
En güzeli de ne biliyor musunuz, ben tüm bu travma sürecini yaşarken ne işimden izin aldım ne de hayatımdan geri kaldım. Ekmek kesmek hariç, uzunca bir süre o bıçaklara dokunmayı geç bakamadım bile. Her olayda yaptığım gibi ertesi gün hiçbir şey yokmuş gibi davranamadım, ironiktir bu olayı yaşamadan önce hep bu huyumdan vazgeçecek bir şey olsun diye dilekte bulunuyordum. Evet, evet ne dilediğinize dikkat etmelisiniz çocuklar, dileklerde/dualarda detay vermek çok önemli olabiliyormuş.
Bu olaydan sonra yaptığım ilk şey tabii ki iki koluma ve kafama toplamda 24 adet olmak üzere dikiş attırmak oldu. Ya ne olacağıdı? (Endişeye mahal yok dikiş izlerini kapattırmak için iki tane çok havalı ve anlamlı dövme yaptırdım)
Şaka bir yana yaptığım ilk iş arkadaşlarıma gitmek oldu, birkaç saat önce belki de ölüyorum diye düşündüğüm evde tek başıma kalamadım maalesef. Hatta birkaç gün sonra işe bile gittim kolda kafada dikişler :)
Cidden şaka bir yana kaç ay boyunca mutfağa girip bir şeyleri kesemediğim mutfakta bıçaklara yakın olduğum için panik atak krizleri yaşadığım - hem de ağlamalı falan panik atak sen ne diyorsun! - anlarım oldu bilmiyorum. Kaç gün aralıksız ve kaç ay boyunca uyuyamadığım çünkü her uyuduğumda kabus gördüğüm o ana geri döndüğüm gece yaşadım bilmiyorum. Bu olayın baş sorumlusu bana bir keresinde "Hiç kimse geceleri yorgana sarılıp tek başına ağlamamalı" ya da bu minvalde bir cümle kurmuştu; görüyor ve artırıyorum:
Hiç kimse delilerce uyumak isteyip, yarım saatlik uykuya muhtaç kalacak, çölde damla arayan bir yolcu gibi çaresiz geceler geçirmemeli. İşe yeni girmiş bir çalışan olarak da "ya şey ben inanmazsınız öldürüyordum, o yüzden korkunç travmatize oldum bana biraz izin verin" diyemiyeeaahh, çalıştığın pozisyon elden gidiyeaaah çünkü.
Ups i did the joking thing again.
Bu esnada hayatımın en güzel ilişkisi ve insanı olabilmeye en yakın aday hayatıma girmiş ve bu süreçte bana yardımcı olmaya çalışmıştı, elinden geldiğince elbette. Zaten insan başkası böyle bir durumdayken ancak elinden geldiğince yardımcı olabilir bencesi. O yüzden bu süreçte hâlâ minnettarımdır Öykü'cüm. -Her ne kadar hiç yüzüne karşı bunu ifade edememiş olsam da- (Heçteg aklımı s.km)
İşte o esnada daha önce gittiğim psikolog ile bağımı kopardığım ve bi psikiyatrik yardımın iyi geleceğini akıl edebildim. Çünkü her şeyin biraz boka sardığını Öykü'nün hayatımdan çıkışı fark ettirmişti. Çünkü bir süredir gitmiş olan kabuslar geri gelmişti. Bazı insanlar hiçbir şey yapmasalar dâhi etkileri iyi olabiliyormuş çocuklar.
Merak eden yoktur elbette ama canım öyle istediği için yazacağım, kabusları 2021 Aralık'ta; uykusuzluğu 2022 Şubat'ta;kronikleşen depresyonumuysa belki atlattım belki sonundayım ama düzeliyor o da.
Tıpkı Büyük Ev Ablukada'nın da dediği gibi, HEPSİNE ALIŞIYOR İNSAN.
Velhasıl ben biraz içimi döktüm, biraz kendimi inceledim, travmatize kendimin birazcık sırtını sıvazladım.
Yine meraklı olmayanına not, adli süreç nedir ne durumdadır bilmiyorum. Ne yapayım ki üzerine düşünüp.
Ben oradaydım, ben yaralandım, yaralı haldeyken hem ne olduğunu anlamaya çalışıp hem de gelen tekmeleri yedim. Ben zaten yaşadım o anı, bir kez gerçekten; kim bilir kaç kez de kabus olarak.
Bugün, bu sabah itibariyle ne fark eder?
Umarım bu gündoğumunda hepimizi iyi şeyler bekler :)