Anlayamadığım
şeyler oluyor, artık o kadar anlam vermekte zorlanıyorum ki öyle bir boş
vermişlik var ki üzerimde henüz bunu ben bile tanımlayamıyorum.
Tüm sorumluluklarımdan kaçmak istiyorum, kendime vakit
ayıramıyorum ve bunu herkes söylemeye başladı. Herkes söylüyorsa burada biraz
gerçeklik payı vardır diyorum. Ve bu aralar oldukça fazla düşünüyorum, peh
sanki çok düşünmem gerek bir şey olmuş gibi gelebilir ama olmadı.
Sadece kafamı kurcalıyor bazı şeyler, bazı eski cümleleri
getiriyorum aklıma, haklı olduklarını bildiğim cümlelerdi gerçii ama yine de bu
aralar kafama takılıyor nedense. Pişman olduğum bir şeyler olduğu çıkarılmasın
asla bu cümlelerimden, yaptığım hareketlerimden oldukça memnunum, ancak insanın
bir alışma duygusu var ki çok ilginç, karşımdakine söylerken kendimin de
alıştığını fark etmemişim. Hâlbuki alışmamak biraz komik olurdu elbette, lâkin kaçınılmaz
olanı yeterince ertelediğimi hâlâ daha gönül rahatlığıyla söylüyorum. Çünkü
hayatta bazen istediğimiz şey ile yapmamız gereken şey farklı olabiliyor, ve
ister istemez yapmak zorunda olduğum şeyi yaptım, yapmalıydım da. Yapmamam beni
kötü etkiliyordu, karşımdaki ve etrafımızdaki insanları etkiliyordu. Bunun
etkisi o kadar büyümeye başlamıştı ki, durdurmak gerekliydi.
Son zamanlarda çok sakin bir
insana dönüşmeye başladım. İnsanın kendi sesini bağırırken duyması o kadar
sıkıcı bir şeymiş ki, aslında ne kadar sakin bir insana dönüşebileceğimi unutmuşum
bunu fark ettim. Asla boş durmadım, hep bir şeylere çabaladım. Pek çok insanı
mutlu ettim lâkin insanların bana aynı şeyi yapmadığını ve hatta yapmaya bazen
tenezzül bile etmediğini fark ettim.
Bu durum bir miktar canımı sıktı, her şeyi benim yapmam
gerekmez oysaki hayatta. İşler bensiz de yürüyebilir, programlar, planlar,
kulüpler, toplantılar bensiz de olabilirmiş. Oldurana kadar bunun farkına varamadım.
Sanıyorum babama kızarken ben de küçük bir işkolik olmuşum.
Pek çok
şeyi kökten değiştirdim son dönemde ve bazı şeyleri o kadar hızlı değiştirmişim
ki organizma olarak ben bile buna adapte olamadım. En basitinden bir buçuk
belki iki aydır düzenli uyuyorum, yediklerime bir düzen getirdim, duygu
durumlarım patır kütür değişmiyor, kimseyle telefonda kavga etmiyorum ama hepsinden
önemlisi uzun zamandır sesim çatlayacak kadar bağırmamış olmam. İşler nispeten
iyi ilerliyor, derslerime belki yeterince vakit ayıramıyorum, belki çok fazla
flört etmeye çalışıyorum ama farkına vardım. Çok doğru bir söz var “ Çok kadın
hiç kadındır yalnızlıktır sonu” o yüzden olacaksa bir tane flört olsun, ama
şöyle iyice tanınsın, iyice sarılsın insanlar. Kadınları anlamak zaten zor ve
garip bir uğraş. Dişi bir kedi bile acayip hareketler sergiliyorken bana karşı;
kafası lunapark gibi durmadan çalışan bir kadının davranışlarını nasıl hemen
çözebilirim ki?
Biraz uğraşacağım, zamana bırakacağım, acele etmiyorum,
bildiğim bazı şeyler var. İyi bir insan olduğum, entelektüel ve çalışkan ve
tatlı bir insan olduğum gibi. Açıkçası gerisini düşünmüyorum. Fark ettim ki bir
kadının beni seçmesi değil benim kadını seçmem gerekiyor. Şayet elimi
uzattığımda bana katılırsa yaşayacağı mutluluğu en iyi o bilecektir. Ben zaten
karşımdaki insanın mutluluğuyla kolaylıkla mutlu olabilen bir insanım. Her
zaman söylemişimdir bir ilişkinin en önemli noktası iyi bir arkadaş olmak,
ikinci önemli nokta ise sevmek. Tensel olaylar listenin son sıralarına çok
yakın, şayet bir kadını sadece vücudu için istiyorsak zaten sanıyorum ki bunun
için cebimizdeki paranın yardımcı olacağı semtler ve kapılar olacaktır.
İşin
özü, kısa özeti ise şöyle, yapabileceğim tüm saçma hareketleri kısa bir süre
içerisinde tükettim, kaybettiğim bazı kumarlar ve potansiyeller oldu; ancak
hepsinden önce geri döndüm, aklımı başıma topladım ve yoluma devam ediyorum, edeceğim
de. Ve her zaman haklı olduğum bir düşüncenin farkına vardım. En basit gördüğümüz
sokak hayvanları bile bazı çok önemli gördüğümüz insanlardan daha mantıklı ve
daha akıllı davranabiliyor, uzunca sevdiğin bir kedi bile ertesi gün kucağına
koşa koşa çıkarken, sevmeye çalıştığın bir kadın beklenmedik zamanda ilginç
hareketler yapabiliyor ( evet evet flörtü çok beceremiyorum). Ama en azından o
sokak hayvanı bile ne zaman saldıracağını belli ediyor, sinirlendiyse diş gösteriyor
ısırıyor, bazı insanlarsa dişlerini göstererek gülerken aslında seni ısırmaya
hazırlanıyor; sonradan fark ediyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder