İnsanın içinden bir parça böyle sökülürmüş meğer. Kaç
yıl sonra içimden ağlamak geliyor inan bilmiyorum. Ama bağıra bağıra ağlamak
geliyor içimden. Boğaziçi köprüsünden geçerken kaskın içine var gücümle
bağırmak. Fotoğrafını çekmeyi planladığım manzaralara bile bakamıyorum, içimden
öyle bir şey koptu gitti. Yine 46'ya kadar yazar mıyım, bilmiyorum... Ama
uyuyamıyorum, panik atağım o akşamdan beri geçmiyor, artık kaç gündür panik
atak yaşıyorum, şiddeti ne, geçmesi için bir şey yapayım mı,o mu bu mu
ilgilenmiyorum. Bunun veya bir başka şeyin üzerine kafa yormuyorum. Evde bir
türlü yalnız kalıp kendime odaklanamadım. Ama hep başkasına yardım ediyorum.
"Kendisi yardıma ihtiyaç duyan başkalarına daha çok yardım ediyormuş"
öyleymiş ya sahiden.
Her kalp atışı nefesimi kesiyor gibi
oluyor, psikoloji gerçekten çok ilginç bir şey;
Doktora
gittim sonunda, ya dedim ben nefes alıyorum ama sanki kendime işkence ediyorum,
nefes aldıkça nefesim kesiliyor burada bir gariplik var. Şüphe edilecek ne varsa
her şeye bakıldı, ilk kez bir hastalık bekledim testlerden. Ama ne gariptir ki,
her şey 'yolunda' imiş...
O an anladım
işte, önemsiz hissediyor olmak, kırılmış olmak ve 'o kadar da' sevilmemek -miş
meselem.
"Yüzünü hafifçe kaldırsaydı, o güzel gökyüzü ikiye ayrılırdı."
Bana ne
dediler biliyor musun, çok büyük bir travma/şok/kaza ya da üzüntü yaşadıysan
bir destek almanda fayda var, ruhsal anlamda kötü olmak eninde sonunda vücut
olarak da kötü olmaya gidebilir. Panik atak krizlerini stres ve üzüntüden
kendine armağan etmiş bir kişiye söylendi bu cümle. Sonrasında çok güldüm.
Çok büyük
üzüntü, sıfatlandırmaya bakar mısın? Kime göre peki? Sana göre öyle mi? Aileme
göre öyle mi? Arkadaşlarıma? Benden başka kimseye büyük değil ve
olmayacağını/olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu biliyorum.
"Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. Bunun böyle olmaması lazımdı diyordum. Demek ki beni bir türlü sevemiyordu. Hakkı vardı. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti." -Sabahattin Ali
Kendime dair
fark ettiğim çok şey vardı ne garip. Tek tek hepsini yazmak da geldi içimden
ama vazgeçtim. Çünkü bu hep böyleydi (ve böyledir), benim için önemli olan şeyler başkası
için önemli olmadı ki hiç, yine de alışamadım bu duruma. Seninle ilgili şeyler
bana hep çok önemliydi. Eksiklerin, hataların bile. Birlikte çocuk olacağımız
onlarca şey vardı deftere yazdığım, çok düşününce fark ettim (ki fark ettiğimi
söyleyeceğim tek şey bu olacak bana dair) benim içimdeki çocuk senin için,
seninle 'çocukluk' yaşamak için tutunmuş içime bunca sene. Herkes gerçekten
öldürürmüş sevdiğini. Kimi hayal kurma cesaretini söküp alırmış, senin bile
varlığını unuttuğun o iyi seni sana hem hatırlatır hem de toz duman edermiş
orada tutunan ruhunu.
"Bana sorma nasılsın nedir diyeBi tek bizi mi zehirledi belediyeSöyle niçin, niçin, niçin yanıyo içim "
29GeceOcakİkibinOnDokuz 02:45-03:59